BAHÇEM

C. Akça ATAÇ
2 min readNov 5, 2021

Hoş gör bu çiçekleri, hatta bu kuru dalı

Bunlar yabanın değil kendi bahçenin malı

İnsan üzgün olduğunda gerçekten bahçesine gidiyormuş. Ben de bu sabah erken kalkıp giyinip bir zamandır güz yağmurlarına emanet ettiğim bahçeme gittim. Derviş Bey’in “çok yüzeye dikmişsin, tutmayacak” diye beni azarlayarak etrafına kum tepeleri yığdığı lavantalarım mis gibi kokuyorlar. Biberiye ve reyhanlarımın üzerinde çiçekler mor, eflatun, sarı. Sardunyalarım kıpkırmızı. Nanelerim uzamış.

Ben mahsül almaktan ziyade renkli ve kokulu olsun diye ekip dikmiştim bahçemi. Bütün yaz en eksik bahçe benimkiydi. Herkesinkinden domatesler, biberler, mısır koçanları fışkırırken benim bir kaç fidem kurumuştu. Bir ara korku bahçesi olmak üzereyken Derviş Bey’in kazmasıyla önümde belirmesiyle bahçenin kaderi değişti. Daha sonra diktiğim her fide tuttu.

Şimdi sonbahar biterken mahsül alının bahçeler sökülmüş, kökler temizlenmiş; hepsi çok hüzünlü. Bir tek benimki mis kokulu, renkli…O kadar güzel ki!

Bahçe korku bahçesi olmak üzereyken “ben bu işi yapamayacağım” diye geçirmiştim içimden. Herkesin bereketli bahçesinden utanarak başım öne eğildi. Bugün beni böyle bir güzelliğin bekleyeceğini asla düşünmemiştim. Derviş Bey bahçenin yanına bıraktığım bütün 5 litrelik pet şişeleri doldurmuş, çünkü sulanmaya değer bir benim bahçem kalmış yazdan. Herkes şezlonglarını benim bahçemi görecek şekilde çevirmiş. Renkler ve kokular, bahçe Batı’ya baktığı için, gün batımında coşuyor.

Vazgeçmediğim için, 14 metrekarelik bir güzellik yaratmakta olduğum için ve ortaya herkes için seyredilecek bir manzara koyduğum için çok mutluyum. Hayat gerçekten bir bahçen olduğunda başka türlü başlıyormuş.

Bu illüstrasyonu Belçikalı sanatçı Joke Bouden’in etsy sayfasından, daha ilk fidemi dikmeden aldım, çok seviyorum.

--

--